ÇERKEŞ
Çerkeş, Çankırı iline bağlı, güneyinde bulunan Ulusu Çayı'nın aktığı ovada 40° 48' Kuzey enlemi ile 32° 53' Doğu boylamının kesiştiği noktada kurulmuş bir ilçedir. Yüz ölçümü 990 Km² olan ilçe, kuzeyde Ovacık, kuzeydoğuda Bayramören, doğuda Atkaracalar, güneydoğuda Orta ilçeleri, batıda Bolu (Gerede) ve Karabük (Eskipazar) ili, güneyde ise Ankara (Kızılcahamam) ili ile çevrilidir. Kuzey Anadolu fay hattında 1. derece deprem kuşağı üzerinde bulunan ilçe, geçmiş yıllarda büyük hasarlara neden olan depremlere maruz kalmıştır.
Karasal iklime hakim İlçe merkezinin rakımı 1140 metredir. Belli başlı yükseltileri, güneyde 2015 m yükseltili Işık Dağı, güneydoğuda Dumanlı Dağı, güneybatıda 1875 m yükseltili Karataş ve Kütüklü Dağları, kuzeyde 1432 m yükseltili Çal Yaylası, kuzeydoğuda ise 1760 m yükseltili Derviş Tepe ve Kocadağ'dır. Akhasan Baraj Gölü, Bozoğlu köyü sulama göleti ve Merkez Göletler mevkiinde LÖSEV mülkiyetinde 4 adet yapay gölet bulunmaktadır.
E-80 D-100 Karayolu üzerindeki Çerkeş, Çankırı'ya 105, Ankara'ya 128, İstanbul'a 365 ve Samsun'a 350 km mesafededir.
ÇERKEŞ EVLERİ
Çerkeş Evleri; Osmanlı Türk Mimarisinin tüm özelliklerini taşımaktadır. Tüm Çerkeş sathında varolan bu evlerin büyük bir kısmı 1944 yılı depreminde yıkılmış olup ayakta kalanların turizme kazandırma çalışmaları devam etmektedir.
Eski Çerkeş evleri çok az farklılıklarla Türk evinin bütün özelliklerini göstermektedir. Bazı bölgelerde olduğu gibi zengin bir çeşitlilik sergilemektedir. Bunu ilçenin özellikle ekonomik yapısına bağlamak mümkündür.
Çerkeş evleri genelde iki katlıdır. Birinci kat ara kattır ve kışlık olarak kullanılmaktadır. Burası günlük hayatın geçtiği yerdir. Plan yapılırken de buna dikkat edilmiş olup sade ve kullanışlıdır. Yemek yapma, yemek, içmek ve oturmak için kullanılmaktadır. Özellikle yazlık olan ikinci katlarda her evin bir(başoda)sı vardır. Bu odalar diğerlerine göre daha geniş ve ahşap işleme tekniğinin güzel örneklerini sergiler.
Başodalarda “Şahniş” adı verilen yükseltiler bulunmakta olup bunlar, birinci katın üzerine çıkma yapılarak oluşturulmuştur. Başodaların tavanları göbekli ve çoğunlukla kök boya kullanılarak bezenmiştir. Odalarda oturmak için sedirler veya Makat(Peyke) denilen tahta divanlar yapılmıştır. Her odada “Yüklük” adı verilen tahta dolaplar vardır. Bu dolaplarda bir tanesi gusülhane olarak kullanılmaktadır. Odanın en önemli yeri Ocaklığıdır. Kenarlarında lamba veya mum koymak için Şinanay adı verilen yerler bulunur. Dolapların kenarında ise gözgere denilen ahşaptan küçük gözler bulunmaktadır. Ocağın üzerindeki yüksekçe çıkmaya Baca kaşı adı verilir. Buraya lamba, saat gibi eşyalar konur. Evlerin su basmanı çoğunlukla kesme taştandır. Duvarlar ise ahşap çatkı arası kerpiç dolgu olarak yapılmıştır. Yörede çokça bulunan alçı ve toprak, kireç ile sıvanmıştır. İkinci katlar sokağa çıkma yaparak genişletilmiştir. Çerkeş’te evler genelde arsanın şekline göre biçimlenmiştir. Cepheler güneye bakmaktadır. Her evin avlusunda ağaç bulunduğu için tabiatla iç içe bir hayat söz konusudur. Çatılar, mahallinde imal edilen oluklu kiremitlerle kaplıdır. Cephelerde çok sayıda pencere açmaktan çekin ilmiştir. Bunun sebebi ise ilçemizde uzun ve sert geçen kışlar olmasıdır.
KEMER KÖPRÜ
Çerkeş Çayının (Ulusu) üzerindeki taşköprünün kesin yapılış tarihi bilinmemekle beraber Kanuni Sultan Süleyman’ın hâkimiyeti zamanında yani 1520–1566 yılları arasında yapıldığı muhtemeldir. Sultan IV. Murat Çerkeş’te kendi ismini taşıyan camii şerifleri (Muradiye Camii) yaptırırken bu köprüyü tamir ettirmiştir.
Köprünün kesme taştan yapılmış üç kemeri vardır. Adı bu kemerlerden dolayı kemer köprü olarak bilinir. Köprünün eni 3.20 metre, boyu ise 50 metre kadardır. Yanlarında yarım metre yüksekliğinde taş korkuluklar yer almaktadır. Anahtar taşında en son 1883’te tamir gördüğü belirtilen bu köprü Osmanlı eseridir. Köprünün yerden yüksekliği 5 metre kadardır.
AKBAŞ KÖPRÜSÜ
Çerkeş Çayının (Ulusu) devamı Akbaş çayı üzerinde bulunan bu köprü XX. yüzyılın başında Çerkeşli Hacı Gökmen efendi tarafından kesme taştan yaptırılmış beş kemeri vardır.
ÇAYLI KÖPRÜSÜ
Çerkeş Çayının (ulusu) devamı Akbaş çayı üzerine bulunan bu köprünün ne zaman ve kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Büyük olasılıkla XX. Yüzyıl başlarında yapıldığı sanılmaktadır. Köprünün kesme taştan ayakları olup, beş gözlüdür. Üzeri kiremit çatı ile örtülüdür.
VI. MURAT HAMAMI
Çankırı Çerkeş ilçe merkezinde bulunan bu hamamı XVI. yüzyılda Sultan IV. Murat tarafından kendi adını taşıyan cami ile buna gelir oluşturması için yaptırılmış ve camiye vakıf olunmuştur.. Bu nedenle de hamama Murat hamamı ismi verilmiştir.
Hamam, Osmanlı hamam mimarisindeki çifte hamamlar grubundan olup, kadınlar ve erkekler kısmından meydana gelmiştir. Her iki bölümün planları da birbirinin aynısıdır. Soğukluk, sıcaklık ve halvetlerden meydana gelmiştir. Soğukluktan geçilen sıcaklık pandantifli iki kubbe ile örtülüdür. Bunun etrafında eyvanlar ve halvet hücreleri vardır. Bunların üzerini örten kubbeler trompludur. Hamam moloz taş duvarlardan yapılmıştır. Günümüzde hamam harap durumda olup, deprem sonucu bazı bölümleri yıkılmıştır.
PİR-İ SANİ CAMİİ VE TÜRBESİ
Çankırı Çerkeş ilçesindeki bu türbe aynı ismi taşıyan mescidin içerisinde bulunmaktadır. Türbe XVIII. yüzyılda yapılmıştır. Halk arasında Pir-î Sani olarak tanınan Çerkeşli Hacı Mustafa Efendi, Halveti tarikatının Şabaniye kolunun önde gelenlerindendir. 1743 yılında doğmuş, Çerkeş’te 1813 yılında ölmüştür. Çerkeş’te Kadınşah Camii bitişiğindeki türbesinde toprağa verilmiştir. Şabaniye kolunun büyüklerinden ve Kastamonu’da gömülü bulunan Şeyh Şaban-ı Veli’den sonra geldiği için Piri Sani olarak tanınmıştır. Babasının adı Hacı Ali, dedesinin adı Vehbi Sultandır. Vehbi Sultanın Horasan bölgesinden göçmen olarak geldiği, Çerkeş’e yerleştiği rivayet edilir. Vehbi Sultanın Çerkeş yakınlarındaki mezarlıkta türbesi vardır.
Pir-i Sani Türbesi kare planlı 5.00x5.00 m. ölçüsünde olup, üzeri bir kubbe ile örtülmüştür. Moloz taştan yapılmıştır. Sandukanın çevresi demir parmaklıklarla çevrilidir.
ÖRENKÖY CAMİİ
Çankırı Çerkeş ilçesi Ören Köyü’ndeki bu camiyi XVII. yüzyılın ilk yarısında Sultan IV. Murat’ın lalası Mirza Bey yaptırmıştır.
Yüksek bir kaide üzerindeki cami kare planlı olup, üzeri kubbe ile örtülüdür. Duvarları kesme taştan, yer yer toplama taş ve tuğlalar da kullanılmıştır. Cami çeşitli dönemlerde onarım geçirdiğinden özelliğini yitirmiştir. İbadet mekânında ve mihrapta dikkati çeken bir bezeme görülmemektedir. Son cemaat yeri 1944’te yıkılmış ve yapı ile uyum sağlamayacak bir biçimde yenilenmiştir.
Cami, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 1958 yılında onarılmış ve minaresi yenilenmiştir.
DOKUZKARDEŞLER ÇAMI
Karacahöyük Köyü Dokuzkardeşler Mevkinde bulunmaktadır. Adını gövdeden çıkan dokuz adet çataldan almaktadır. Türü Pinus Nigra (Karaçam) olarak bilinen ağacın gövdesi 1.50 metreden sonra 9 adet çatala ayrılmış vaziyettedir. Ağacın boyu 25 m yüksekliğinde olup, 465 m2 lik bir alanı kaplamaktadır. Dokuz adet çatala ayrılmış, dallardan bir tanesi kırılmış vaziyettedir. 200 yıllık olan ağacın genel sağlık durumu iyidir.
Yöre halkının inanışına göre ağacın dalları yanmamakta ve ağacın dibindeki toprak ağrılara şifa olmaktadır. Toprağı ağrıyan bölgeye koyarak ağrılardan kurtulduğuna inanan insanlar, aldıkları toprak karşılığı olarak çamın dibine bozuk para koymuşlardır.